İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, son dönemde Gazze’deki insani durumu sorgulayan açıklamalarıyla dikkat çekti. "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" ifadesi, yalnızca medyada değil, dünya genelinde ilgi uyandırdı. Ancak bu açıklamanın arkasında yatan gerçeklerin ne kadar eksiksiz olduğu büyük bir tartışma konusu. Sağlam veriler ve tanıkların hikayeleri, Netanyahu'nun iddialarının ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamamıza neden oluyor.
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası organların raporları, Gazze'deki gıda durumunu pek de iç açıcı göstermiyor. 2023 yılı itibarıyla, Gazze'deki nüfusun yüzde 70'inin gıda güvenliği sorunları ile karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bu durumdan en fazla etkilenen kesimi oluşturuyor. BM verilerine göre, 2022 yılında Gazze'de bir çocuğun açlık nedeniyle yetersiz beslenme oranının yüzde 27 civarında olduğu belirtildi. Bu rakamlar, Netanyahu'nun 'açlık' yok savının gerçeği yansıtmadığını gösteriyor.
Netanyahu'nun açıklamasına yanıt olarak, Gazze'deki birçok sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetim temsilcileri, bu durumun sadece bir propaganda aracı olarak kullanıldığını öne sürdü. Gazze’de birçok ailenin gıda bulmakta zorlandığı, 2023 itibarıyla ise gıda fiyatlarının son beş yılın en yüksek seviyesine ulaştığı bildiriliyor. Örneğin, temel gıdaların fiyatlarındaki artış, ailelerin bütçelerinde derin yaralar açıyor ve birçok aile, gıda alım gücünü kaybediyor.
Gazze'de yaşayan birçok insan, bölgedeki zorlukları dile getirerek Netanyahu'nun ifadelerine yanıt veriyor. 35 yaşındaki bir Gazze sakini, "Bir yakınım açlık nedeniyle hastalandı. Yiyecek bulmakta zorlanıyoruz, bu onu etkiledi" sözleriyle durumu özetliyor. Diğer tanıklar ise benzer şekilde, temel gıda maddelerine erişim konusundaki sıkıntıları dile getiriyor. Gazze’deki sağlık sistemi de bu krizden olumsuz etkileniyor; hastanelerde temel ilaçlar ve malzemelerin yetersizliği, hastaların tedavi süreçlerini sekteye uğratıyor.
Uluslararası yardım kuruluşları, Gazze’deki insani krizi hafifletmek amacıyla çeşitli çalışmalara imza atıyor. Ancak bunlar çoğunlukla, yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kalıyor. Kısıtlı insani yardımlar nedeniyle, Gazze halkı zor bir kış geçirmeye hazırlanıyor. Hükümetlerin bu konuda atacağı adımlar ve uluslararası toplumun yardım çabaları, Gazze'nin geleceği açısından kritik önem taşıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun açıklamaları, Gazze'deki gerçek durumu yansıtmaktan oldukça uzak görünüyor. Yalnızca rakamlar değil, aynı zamanda tanıklıklar da alandaki durumu gözler önüne seriyor. Gazze'nin insani krizine dair daha fazla ayrıntı için uluslararası kuruluşların raporlarını incelemek ve yerel halkın sesine kulak vermek, gerçeği anlamak için kritik öneme sahip.
Gazze'deki bu zor durum, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeli ve gerektiği gibi bir çözüm üretilmelidir. İnsani yardıma muhtaç olan halkı unutmamak, bu sorunun çözümü için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği anlamına geliyor. Bu nedenle, sadece liderlerin açıklamalarına değil, aynı zamanda oradaki halkın gerçeklerine kulak vermeliyiz.