İstanbul'un tarihi ve kozmopolit yapısını şekillendiren binalardan biri, geçtiğimiz günlerde meydana gelen depremin ardından büyük bir yıkıma uğradı. Deprem sonrası güvensiz yapıların sayısının artış göstermesi, İstanbul'da yaşayanların ve yetkililerin dikkatini bir kez daha bu konuya çekti. Çöken bina ile birlikte, hem can hem de mal kaybı yaşanmasının yanında yapıların güvenliğine dair yeni tartışmalar da gündeme geldi.
İstanbul'da meydana gelen depremin ardından, özellikle hasar gören binaların durumu büyük bir endişeye yol açtı. Depremin ardından birkaç saat içinde, yıkılan binanın çevresindeki alan tamamen güvenlik çemberine alındı. Olayın hemen ardından itfaiye, sağlık ekipleri ve arama kurtarma ekipleri olay yerine intikal etti. Binanın çökmesi esnasında çevrede bulunanlar, seslerin korkunç bir şekilde yankılandığını ifade etti. Neyse ki, çöken binada bulunan insanların çoğu, meydana gelen depremden önce dışarı çıkmayı başarmıştı. Ancak, bazı vatandaşların maalesef binada kaldığı ve arama kurtarma çalışmalarının bu noktada yoğunlaştığı gelen bilgiler arasında.
Olayın duyulmasının ardından, çevre sakinleri büyük bir panik yaşarken ekipler hızla çalışmalara başladı. Çöken binanın altında kalan ya da olası yaralıların kurtarılması için çalışmalar aralıksız devam etti. Bu tür kazaların önlenmesi için, İstanbul'daki eski binaların durumunun daha titiz bir şekilde gözden geçirilmesine dair çağrılar yeniden gündeme geldi. Herkesin aklındaki sorular ise yapıların sağlamlığı ve depreme karşı dayanıklılığı oldu.
Güçlü bir şehir olan İstanbul, her ne kadar tarihin derinliklerinden gelen yapılara ev sahipliği yapsa da, depremler riskini barındırıyor. Uzmanlar, İstanbul'daki binaların büyük çoğunluğunun depreme dayanaksız olduğuna dikkat çekiyor. Çöken bina ile birlikte, şehrin diğer bölgelerinde bulunan yapıların da acilen denetlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, deprem sonrası alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralıyor:
Bunların yanı sıra, yerel yönetimlerin ve hükümetin konuya karşı daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği gözlemleniyor. Deprem yönetmeliği ve yapı standartlarının güncellenmesi, bu tür olayların önüne geçmek için oldukça önemlidir. Ayrıca, İstanbul’un coğrafi yapısı göz önüne alındığında, doğal afetlere hazırlıklı olmak her bireyin sorumluluğu olmalıdır.
Deprem sonrası çöken bina olayı, İstanbul’da yeni bir farkındalık yaratmak için bir fırsat olarak görülebilir. Şehirdeki binaların güvenliği ve bu tarz kaza ve olayların yaşanmaması için atılacak adımlar, sadece bugünü değil geleceği de güvence altına alacaktır. İstanbul’un tarihi ve kültürel yapısına zarar gelmeden önce, bu yapılar üzerinde duyarlı bir kontrol mekanizması oluşturulması gerekmektedir.
Dün yaşanan çökme olayı, İstanbul’da yaşayan herkes için bir hatırlatıcı oldu. Şehir, sadece modern yüzüyle değil aynı zamanda tarihi yapılarıyla da anılmak istiyorsa, yapı güvenliği ve depreme dayanıklılık konularında atılacak adımlar, bir an önce atılmalıdır. Bir daha benzer acı olayların yaşanmaması dileğiyle, çöken binanın altında kalanların bir an önce kurtarılması ve can kaybının olmaması en büyük temennimizdir.
İstanbul'un bu tür felaketlerle bir daha karşılaşmaması için, hem yöneticilerin hem de vatandaşların bilinçlenmesi ve üzerine düşeni yapması gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Olayın gelişmeleri yakından takip edilecek ve yetkililerden gelen açıklamalar, kamuoyu ile düzenli olarak paylaşılacaktır.