İstanbul, tarihi boyunca birçok doğal felakete tanıklık etmiş bir şehir. Yer altındaki fay hatları, metropolün varlığını tehdit eden bir gerçeği gözler önüne seriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu, son yaptıkları değerlendirmelerde, şehirdeki deprem riskinin henüz ortadan kalkmadığını vurgulayarak, tüm İstanbulluları önemli noktalarda uyarmaya devam ediyor. Bu bildirim, kentin inşaat sektörü, şehir planlaması ve bireysel hazırlıklar açısından yeniden gözden geçirilmesi gereken pek çok noktayı gündeme getiriyor.
İBB Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Kurum, son toplantılarında İstanbul'un deprem riskinin hala ciddi boyutlarda olduğunu dile getirdi. Kurum, “Son yıllarda İstanbul’da birçok yapısal güçlendirme çalışması yapıldı; ancak bu, riski tamamen ortadan kaldırmıyor. Şehrin tarihsel ve coğrafi yapısına bakıldığında, deprem tehdidi her zaman var. Bu yüzden hem bireylerin hem de kurumların hazırlıklı olması kaçınılmaz.” şeklinde açıklamalar yaptı.
Uzmanlar, İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğünün 7.0’ün üzerinde olabileceğini ve bunun büyük yıkımlara yol açabileceğini belirtiyor. 1999 Gölcük depremi sonrasında yaşananların tekrar yaşanmaması için, kentteki yapıların depreme dayanıklılığı konusunda daha fazla önlem alınması gerektiği ifade ediliyor. Bilim Kurulu, İstanbul'daki mevcut binaların %70’inin deprem standartlarına uygun olmadığını belirtiyor ve bu durumun acil çözülmesi gereken bir sorun teşkil ettiğini vurguluyor.
İBB Bilim Kurulu, deprem riskine karşı bireysel ve toplumsal düzeyde yapılması gerekenleri de sıraladı. Özellikle binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi için projeler geliştirilmesi ve uygulamalar yapılması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, halkı bilinçlendirmek adına düzenlenecek seminerler ve eğitim programlarının önemine dikkat çekildi. Bu tür farkındalık oluşturma çalışmaları, bireylerin deprem öncesi, sırasında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiği konusunda kritik rol oynuyor.
Bireyler için deprem çantası hazırlamak, güvenli bir bölge belirlemek ve ailenin düzenli olarak deprem tatbikatı yapması gibi adımlar, alınabilecek basit ama etkili önlemler arasında. Uzmanlar, her ailenin acil durum planı oluşturmasını ve bu planı düzenli olarak güncellemelerini öneriyor. Deprem sırasında doğru davranışların benimsenmesi, hayati önem taşıyor; bunun için de eğitimlerin artırılması gerektiği ifade ediliyor.
Özellikle İstanbul'un yoğun nüfusu ve yapı yoğunluğu göz önüne alındığında, depremin etkileri çok daha büyük boyutlara ulaşabilir. Bu sebeple, yerel yönetimlerin aktif olarak deprem riskini azaltmaya yönelik projeler üretmesi ve bu projeleri hayata geçirmesi büyük bir önem taşıyor. Ayrıca, deprem sonrası müdahale süreçlerinin hızlandırılması, yaralıların kurtarılması ve acil durum hizmetlerinin erişilebilirliği gibi konular da göz önünde bulundurulmalı.
Sonuç olarak, İBB Bilim Kurulu'nun uyarıları, İstanbul’un deprem gerçeğinin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Hem bireylerin hem de kurumların, bu konudaki hazırlıklarını gözden geçirmesi gerekiyor. Geçmişte yaşanan felaketler, gelecekteki riskleri minimize etmek için birer ders niteliğinde. İştan ile birlikte, el birliği içerisinde bu risklerin üstesinden gelinmeli ve İstanbul’un deprem tehlikesine karşı daha bilinçli bir toplum oluşturulmalıdır.