ABD’nin Suriye Büyükelçisi Michael Barrack, Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki sorunların giderek derinleştiğine dikkat çekti. Suriye'nin kuzeyinde yaşanan çatışmalar ve bu iki taraf arasındaki karmaşık ilişkiler, bölgedeki istikrarı tehdit eden önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Barrack, PKK/YPG'nin Suriye'deki varlığının, Şam yönetiminin ulusal bütünlüğünü tehdit ettiğine ve bu durumun uluslararası ilişkilerde yeni tartışmalara yol açabileceğine işaret ediyor.
Bölgedeki gerilimlerin artış göstermesi, sadece yerel halkı değil, uluslararası aktörleri de endişelendirmeye başladı. Barrack, PKK/YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde kurduğu güçlü yapı ile birlikte, bu grubun zaman zaman Şam yönetimi ile de geri planda çatışmalara girdiğini ifade ediyor. Ayrıca, PKK/YPG’nin ABD'nin desteklediği bir grup olarak öne çıkması, Türkiye gibi komşu ülkelerle olan ilişkileri daha da karmaşık bir hale getiriyor. Büyükelçi, uluslararası toplumun bu sorunun çözümü için daha aktif bir rol alması gerektiğini dile getirerek, diplomasi yoluyla kalıcı bir barışın sağlanabileceğini belirtti.
Barrack, uluslararası toplumun, özellikle de BM ve bölgesel güçlerin, Şam yönetimi ile PKK/YPG arasında arabuluculuk yaparak durumu stabil hale getirmesi gerektiğini savunuyor. Kendi bölgesel çıkarları doğrultusunda hareket eden güçlerin, durumu daha da kötüleştirici etkisi olduğuna dikkat çeken Büyükelçi, bu krizin sadece Suriye için değil, genel olarak Orta Doğu’daki istikrar için de kritik bir önem taşıdığını belirtiyor. Çatışmaların sona ermesi için atılacak adımların, hem siyasi diyalogları hem de ekonomik işbirliklerini kapsaması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, Şam yönetimi ile PKK/YPG arasındaki anlaşmazlığın derinleşmesi, sadece Suriye'nin geleceğini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin güvenliğini de tehdit etmektedir. Bu nedenle, uluslararası toplumun güç birliği yaparak soruna kalıcı bir çözüm bulması, hem bölgesel barış hem de küresel güvenlik açısından büyük bir önem arz ediyor. ABD Büyükelçisi Barrack’ın vurguladığı gibi, diyalog ve müzakere yollarıyla bu sorunların çözülebileceği umudu, barış dolu bir gelecek için yeterli bir temel oluşturabilir.