58 yaşındaki Ayşe Yılmaz, geçtiğimiz yıl yaşanan 7.5 büyüklüğündeki deprem felaketi sonrası hayatının tamamen değiştiğini ifade ediyor. Deprem sonrası evini ve birçok eşyasını kaybeden Yılmaz, hayatta kalma mücadelesinde yeni bir yol buldu. El emeğiyle yaptığı çantalar, sadece geçimini sağlama aracı değil, aynı zamanda psikolojik olarak kendisini yenileme yöntemi de oldu. Bu hikaye, zorlukların üstesinden gelme azmi ve yaratıcı bir çözüm arayışının güçlü bir örneğidir.
2019 yılının kış aylarında, Yılmaz ailesinin yaşadığı küçük şehir, büyük bir depremin etkisi altına girdi. Bu trajik olay birçok insanın hayatını alt üst etti. Yılmaz’ın evi de bu yıkımdan nasibini aldı. İki odalı evlerinde yaşadıkları tüm hatıralar, bir gecede toz haline geldi. Eşini, evini ve birçok ait oldukları eşyayı kaybeden Yılmaz, nakit paranın azlığı ve belirsizlikler içinde hayatta kalmak zorunda kaldı.
Yılmaz, yaşamı için yeni bir yol bulmak zorunda olduğunu fark etti. Deprem sonrası bir süre iş bulmakta zorlanan kadın, bir gün komşusunun evinde yaptığı el işi çantaların dikkatini çekti. Bu çantalar, aklında yeni bir fikrin şekillenmesine neden oldu. Kendi el emeği olan çantaları yapmaya başladı. Malzemeleri, deprem sonrası bulduğu kullanılmış kumaşlardan ve geri dönüşüm ürünlerinden elde etti.
Yılmaz, yapmış olduğu çantaları başlangıçta komşularına ve tanıdıklarına satmaya başladı. Her bir çanta, onun yaşam mücadelesinin bir parçası oldu. Dikkatle tasarladığı çantalar, özgün desenleri ve kalitesiyle kısa sürede ilgi çekti. Arkadaşlarının ve komşularının desteği ile çantalarını sosyal medyada tanıtmaya karar verdi. Instagram ve Facebook gibi platformlarda paylaştığı fotoğraflar, zamanla geniş bir kitleye ulaştı ve ilgi görmeye başladı.
Artık sadece yerel halk değil, farklı şehirlerden ve hatta yurt dışından siparişler almaya başladı. El işi çantaları, sürdürülebilir moda anlayışı ile dikkat çekiyor ve geri dönüşüm bilincini yayma konusunda önemli bir adım oldu. Yılmaz, bu çantalar sayesinde her gün sabah kalktığında kendisine motivasyon buluyor. Zorlukların üstesinden gelebilmek için yaratıcılığını kullanmasının bir sonucu olarak, hem maddi hem de manevi açıdan kendini güçlü hissediyor.
Deprem sonrası yaşamaktayken karşılaştığı güçlükler, Ayşe Yılmaz'ı yalnızca ruhen değil, aynı zamanda sosyal açıdan da besleyen bir deneyim haline geldi. Onun hikayesi, sadece bir kadın girişimci değil, aynı zamanda azim ve dayanıklılık sembolü haline geldi. Toplum içinde yaşanan olumsuzliklara karşı bir duyarlılık oluşturmakta, birçok insanın ilham almasına sebep oluyor.
Yıllardır hayalini kurduğu işin başında olmak, Yılmaz için sadece maddi bir kazanç değil, aynı zamanda psikolojik bir iyileşme süreci de oldu. Her bir çanta, onun için yeniden doğuşun simgesi haline geldi. Kadın girişimcilerin ve depremzelerde dayanışma içinde yaşamaya devam etmeleri için gereken cesareti ve azmi gösterebilmeleri adına başarı hikayesi niteliğinde olan bu durum, kendisiyle birlikte diğer kadınlara da ilham veriyor.
Son olarak, Ayşe Yılmaz’ın hikayesi, zorlu zamanlarda bile umut ve cesaretle hareket ederek hayatta yeni başlangıçların mümkün olduğunu göstermektedir. Deprem sonrası yaşamı yeniden inşa etmenin ve yeniden doğmanın simgesi olan Yılmaz, çantaları ile sadece kendi hayatını değil, çevresindekilerin hayatlarını da güzelleştiriyor. Bu süreçte yalnızca kendi hayatında bir değişim yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda dayanışma ve toplumsal bütünlük noktasında önemli bir örnek sergileyerek toplumsal bir değişimin de parçası olmayı başarıyor.